Beyza Gizem logo
Beyza Gizem
Çöpçatanlık

Neden Çöpçatanlık Yapıyorum?

Neden Çöpçatanlık Yapıyorum?
5 dakika okuma
#Çöpçatanlık

Neden Çöpçatanlık Yapıyorum?

Eşimle üniversitede tanıştık. Yıl sonu projesini birlikte yapma bahanesiyle benimle iletişim kurmaya başlamıştı ve o süreçte birbirimizi daha yakından tanıma fırsatımız oldu. Hatta tanıştıktan çok kısa bir süre sonra ileride evleneceğimizi düşündüğünü söylemişti; rüyasında gördüğünü bile anlatmıştı. Bizim hikâyemiz ne geleneksel görücü usulüyle başladı ne de modern çağın dijital tanışma yöntemleriyle. Her şey kendi doğal akışında, sade ve içten bir şekilde gelişti.

Ne zaman arkadaşlarımla ilişkiler ve evlilik konusunda konuşsam, ileride güzel bir yuva kurma hayalleri olmasına rağmen doğru kişiye denk gelebilmenin çok zor olduğunu söylüyorlardı. Tam da bu noktada bir gerçeği fark ettim: Bu kadar doğal ve kendiliğinden gelişen tanışmalar artık çok az. Günümüzde insanlar hiç olmadığı kadar yalnız. Sosyal çevreler daraldı, insan ilişkileri yüzeyselleşti, karşılaşmalar tesadüflere kaldı. Hele belli değerleri, hassasiyetleri olan insanlar için tanışmak artık neredeyse imkânsız bir hâle geldi.

Benim çevremde de bunun sayısız örneği var. Görücü usulüyle tanışan pek çok arkadaşım, önerilen kişilerle ilgili bambaşka tablolarla karşı karşıya kaldı. Öneren insanlar eş adayını överken sınır tanımıyor, dünyanın en iyi erkeği/kadını profili çiziyorlar. Buna rağmen arkadaşlarım ilk görüşmelerde anlatılandan çok farklı karakterlerle çay kahve içmek zorunda kalıyorlardı. Bu durum sadece hayal kırıklığı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda bu işe vesile olan kişilere karşı da bir güvensizlik doğuruyordu. Çöpçatan teyzeler bu yüzden kötü bir şöhrete sahip oldu ve “İyi olursa kendilerinden bilirler, kötü olursa benden bilirler” deyip elini eteğini bu işlerden çekti. Artık insanlar, hayırlı bir işe aracılık etmekten kaçınıyorlar.

Ben bu düşünceyle hareket etmiyorum. Çünkü inanıyorum ki eğer çevremizde yuva kurmak isteyen, hayat arkadaşını arayan insanlar varsa onlara aracılık etmek hem bir toplumsal sorumluluk hem de vicdani bir yükümlülük. Şimdiye kadar iki yuvanın kurulmasına vesile oldum. İki yıldır evliyiz ve geçtiğimiz günlerde eşimle bir çift arkadaşımızı daha tanıştırdık, nasip olursa evlenecekler. Bunun ne kadar heyecan verici ve mutluluk dolu bir şey olduğunu kelimelerle anlatamam. Sadece tanıştırmakla kalmıyorsun; bir ömrün başlangıcına, bir ailenin temeline küçük de olsa bir katkıda bulunuyorsun.

Ama bu işin gerçekten bir “sanat” olduğunu, sabır, dikkat ve hassasiyet gerektirdiğini de söylemem gerek. Çünkü vesile olmak, iki insanı buluşturup kenara çekilmek değildir. Her aşamasında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Biz eşimle bu işi yaparken çok net sınırlar koyuyoruz ve her zaman belli ilkelerden şaşmamaya çalışıyoruz.


Vesile Olurken Nelere Dikkat Ediyoruz?

1. Öncelikle İki Tarafın da Gerçekten Evliliğe Hazır Olması

Bu işin en temel şartı iki tarafın da evlilik fikrine açık ve istekli olması. “Bir tanışsınlar da belki olur” gibi düşüncelerle hareket etmiyoruz. Çünkü evlilik bir ömürlük bir yolculuk ve bu yola gönülsüz başlayan birinin sağlıklı bir ilişki kurması çok zor. O yüzden tanıştırmadan önce, her iki tarafla da ayrı ayrı konuşup niyetlerini anlamaya çalışıyoruz. İsteksiz, hazır olmayan veya bu konuyu düşünmeyen birini zorla tanıştırmak, herkes için zaman kaybı olur.

2. Sohbet Öncesinde Temel Beklentilerin Konuşulması

İlk tanışmada kimsenin kırılmaması, yanlış anlamaların oluşmaması için taraflara bazı temel konuları önceden sormayı önemli buluyoruz. Evlilikten beklentileri neler? Hayatla ilgili kırmızı çizgileri var mı? Aile, çocuk, kariyer gibi konularda nasıl düşünüyorlar? Bu tür konular ilk başta konuşulmadığında, ilişkiler ilerledikçe büyük sorunlara yol açabiliyor. Biz bu yüzden tanıştırmadan önce bu sorulara az çok cevap almayı önemsiyoruz.

3. Uyum Gerçekten Var mı?

Bence vesile olmanın en kritik noktası bu. Evlilik sadece iyi insanları bir araya getirmek değildir, birbirine uygun insanları bir araya getirmektir. Çok dindar biriyle çok seküler birini tanıştırmak ya da çok sosyal ve hareketli biriyle daha içine kapanık ve dingin birini eşleştirmek çoğu zaman uyumsuzluk yaratır. Burada amaç “evlensinler” değil, mutlu ve huzurlu bir yuva kurabilmeleri olmalı. Biz tanıdığımız iki kişiyi tanıştırmadan önce gerçekten ortak değerleri, benzer hayat anlayışları olup olmadığına dikkat ediyoruz. Çünkü uyum, zamanla oluşacak bir şey değil; temelde bir benzerlik, bir ortak zemin mutlaka olmalı.

4. Aşırı Övmemek, Gerçekleri Olduğu Gibi Anlatmak

Tanıştıracağımız kişileri abartılı şekilde övmemeye özellikle dikkat ediyoruz. “Harika biri, mükemmel eş olur” gibi sözler, karşı tarafta gereksiz bir beklenti oluşturur ve tanışma gerçekleştiğinde hayal kırıklığına yol açabilir. Biz sadece tanıdığımız kadarıyla anlatıyor, bilmediğimiz şeyler için “bunu kendin tanıyarak görmen daha doğru olur” diyoruz. Çünkü biz ne kadar tanısak da bir insanın ilişki içindeki hâlini yüzde yüz bilemeyiz.

5. Kefil Olmamak ve Süreçten Sonra Geri Çekilmek

Bu noktada bir çizgi çekmek çok önemli. Biz sadece tanıştıran kişiyiz. İlişkinin nasıl ilerleyeceğine, iki insanın birbirini sevip sevemeyeceğine biz karar veremeyiz. Bu yüzden vesile olduktan sonra sürekli arayıp sormak, baskı kurmak ya da ısrar etmek doğru değil.
Tanışma sonrası bir şey sormak ya da danışmak isterlerse elbette yardımcı oluyoruz ama sürecin doğal ilerlemesine izin veriyoruz. Sonuçta bu onların hikâyesi. Bizim görevimiz sadece yollarını kesiştirmek.


Bütün bu detaylara rağmen bazen işler yolunda gitmeyebilir. Ama bu, vesile olmanın değerini azaltmaz. Çünkü belki bir tanışma, birinin yanlış bir insana bağlanmasının önüne geçecek, belki de bir ömür boyu sürecek güzel bir birlikteliğe vesile olacak.

Bu yüzden “iyi olursa kendilerinden, kötü olursa senden bilirler” sözünü bahane ederek geri çekilmiyorum. Çünkü vesile olmak sadece iki insanı tanıştırmak değil, iki insanın hayatını değiştirebilecek bir kapı aralamak gibi. Benim yaptığım, o kapının eşiğine kadar eşlik etmek, gerisini onların iradesine, tercihine ve yolculuğuna bırakmaktan ibaret. Hayatın karmaşasında iki insanın yollarının kesişmesine katkı sağlamak, belki bir nesli, bir geleceği de inşa etmek demek.